NEDEN YES ? ...
İlk Fragile'ı dinledim.
Yıl 1972nin ortaları idi.
Müzik dinlemek üzere sık-sık biraraya geldiğimiz arkadaşım Bülent Meralin evinde, yeni aldığı bir albümü dinlemeye başladık, Albümün adı Fragile idi ve muhteşem bir kapağı vardı. DUAL HS-53de Fragileı dinlemeye başladığımızda ; işte beklediğim müzik bu diye düşündüğümü anımsıyorum. Albümü üst-üste üç kez, ...... Roundaboutu ve özellikle, çok beğendiğim We Have Heavenı üst-üste 6-7 kez dinledim. ( Hemen, ertesi gün benim Palanduz makaralı teybimi alıp Bülentin Dualin hoparlöründen mikrofon ile bana kayıt yaptık...... ). Uzun bir süre bu Fragile bantı ile idare ettim. ( O zamanlar, harçlığımın büyük bölümünü biriktirerek, ayda ancak bir LP alabiliyordum ve öncelik; Jethro TULL albümlerinde idi ... )
Fragile gerçektende beni Progresif müzik ile tanıştıran ilk albümdür.
O zamanki yerli müzik dergimiz HEY de Türkiyedeki ençok satan ilk 10 albüm ve 45lik listelerinin yanısıra, Amerika ve İngiltere listeleride verilirdi. Yanılmıyorsam Fragile ; Amerika ve İngiltere gibi, ülkemizde'de ilk üçe girmiş hatta liste başı olmuştu.
Bir süre sonra yeni YES albümü Close To The Edgein haberi geldi ....
Sabırsızlıkla yeri baskıyı beklemeye başladık.... veeeee işte karşımızda yeni YES albümü !
Yine muhteşem ve sade bir kapak tasarımı, beni mutlaka al ve dinle der gibi idi.
Close To The Edgei çıkar çıkmaz, gözüm kapalı aldım ve DUAL-39umun iğnesi değdiği andan itibaren büyülendim, evet resmen büyülendim.
Fragiledaki o muhteşem iniş çıkışlar, tüm enstrumanların birlikteliği, HOWEun ve RICKin soloları , Close To The Edgede
RICKin ağırlığının daha hissedildiği Senfoni ile bütünleşmişti. Tıpkı Thick As A Brick gibi bir Konsept albüm ile karşı karşıyaydım. İlk yüz, yani aynı adlı parça; başlangıcı, gelişmeleri ve finali ile tam anlamı ile birşeyler anlatıyordu. Artık hergün, günde birkaç kez ( abartı değil ) Close To The Edge dinliyordum, hatta plağı eskitmekten korkup, DUALin kol ağırlığını hafifletmiştim.
Progresif müzik tutkunu olmamı Close To The Edgee borçluyum.
Iflah olmaz bir YES fanı olmamı da bu albüme borçluyum.
( Close To The Edgein ; Dünyanın gelmiş-geçmiş en muhteşem Senfonik-Progresif albümü olduğunu tartışmam bile ..... )
Artık YES Fanı idim ve albümlerine sahip olmalıydım. Doğal olarak ilk sırada, uzun süredir bant'dan dinlediğim Fragile vardı. Close To The Edge'den sonra, artık sıra Fragile'a gelmişti, biriktirdiğim 65 lira ile "Serasker"den Manuğun yolunu tuttum.
O zamanlar ( 70lerin başı ) Kadıköy'de en iyi anlaştığım, alış-veriş yaptığım PLAKÇI'mız "MANUK" du.
( MANUK, hala aynı işi sürdürüyor, ancak o güzelim Long Play lerin yerini CDler aldı tabii. Bahariyeden SERASKERe girer-girmez, sağdaki üçüncü yada dördüncü dükkan, adı Minimo .... yolunuz düşerse mutlaka uğrayın ve selamımı iletiverin. İkimizde ölmeden mutlaka onu anlatan bir yazı yazacağım ...... ) ..... ( DEDİM VE YAZDIM !, 2003 Temmuz HE Dergisi Tıklayın ! )
Yerli LP'ler 65 Lira, ( önce 45 lira idi, sanıyorum 71de 55 lira oldu, 73-74de de 65 lira ) aylık harçlığımın çok büyük bölümü..... ( Babacığımın verebildiği harçlık; 100 TL idi .... Okul, yol, sinema hepsi içinde.)
İşte bu çok değerli 65 lira ve büyük bir heyecan ile Manuğun dükkanından içeri girerken gözüm vitrine takıldı .... O ne ?..
Vitrinde yeni bir YES albümü var !
Üzerinde " Tales From Topographic Oceans " yazıyor..... !
İçeri girer girmez doğru vitrindeki plağa hucum ettim....
YESin yeni albümü idi, Türk baskısı yapılmıştı ve fiyatı 130 Liraidi ! ... evet 130 lira; çünkü Double-Albümdü. ( O zamanlar orjinali çift kapak olan bazı double albümler, bizde maliyeti düşürmek için tek kapak olarak imal edilirdi, hem albümün iç kapak tasarımından yoksun kalırdınız, hemde iki plağı tek kaba sığdırmak, çıkarıp-sokmak ustalık gerektirirdi. ..... Bu tür tek kapaklı double albümlere örnek olarak ; Beatles / 62-66, Beatles / 67-70 ve Vishbone Ash / Live Datesi verebilirim. Ben üşenmeden bu albümlere iç kapak yapardım. ..... Albüme uygun renkli karton alıp, grubun bulduğum fotoğraflarını kesip-yapıştırıp tek kapakları çift kapak haline getirirdim. ( Bkz. Alttaki foto ) Bu halleri ile hala duruyorlar, bazen dinlerken o yıllara , 30-35 yıl öncesine götürüyorlar beni ......)
Evet, Fragilea niyetle gitmiştim ama "Tales From Topographic Oceans"ı almalıydım. Çünkü çok yeni ve dinlemediğim bir YES albümü idi. ( O zamanlar, orjinal albümlerin kalıpları hemen Türkiyeye gelir ve plaklar yurtışında piyasaya çıktığından birkaç ay sonra bizdede vitrinlerde yer alırdı. Özellikle Atlantic baskılarda bu iş daha çabuk olurdu. Atlantic baskı plakların ses kaliteside daha iyi olurdu, orjinal kalıpla birlikte orjinal macununda dışardan geldiği söylenirdi .... YES albümleride Atlantic baskı idi ... )
Manuktan tekrar koşa-koşa eve gittim ve annemden 65 lira istedim, ( neyse ki müzik hastalığımı bildiği ve heyecanımı gördüğü için beni kırmadı... ) artık 130 liram tamamdı, Seraskeri boydan-boya üçüncü kez koşarak, kan-ter içinde geri döndüm ve plağı aldım. Annemden para alıp alamayacağımı bilemediğim için, plağı ayırtamamıştım. Manuğun elindeki tek "Tales From Topographic Oceans"ın sahibi ben olmalıydım ! çünkü iki tane gelmiş ve biri hemen satılmıştı. ( O zamanlar plakçıların LP çeşitlerinden hemde adetli olarak bulundurmaları oldukça masraflı ve yatırım gerektiren bir iş idi )
"Tales From Topographic Ocean"ı dinlemeye başladığımda farklı bir YES duyacağımı tahmin etmiştim. Plak kabında parça isimleri dışında bilgi olmamasına rağmen, plakları incelediğimde parçaların kimlere ait olduğunu, dolayısı ile kadroda ne gibi değişiklikler olduğunu anlamam uzun sürmedi. ( O zamanlar İnternet yoktu ..! ) Dört yüzü ayrı ve tek parçadan oluşan, muhteşem bir Konsept YES albümü ile daha karşı karşıyaydım. Öncekilere oranla daha sert, daha çılgın, daha ilerici ( Progresifin kelime anlamı oluyor ! ) tam anlamı ile Devrimci bir YES albümüydü benim için "Tales From Topographic Ocean"....... ( Halada öyle ).
Yıllar boyunca YES albümlerini çıkar çıkmaz aldım, Türkiyede plak endüstrisinin ( Plak basmakdan söz ediyorum ) durduğu yıllardan itibaren yurtdışından orjinalleri getirttim. 80lerin sonlarında ise CD teknolojisinin gelişmesi ile birlikte CDye dönmek zorunda kaldık, ama hala Close To The Edgei plaktan dinlemenin verdiği zevki anlatmam mümkün değil.
Artık, müziklerinin yanısıra görüntülerinide izlemek istiyordum. Dışarıdan getirtilmiş VHS bantların bilmemkaçıncı Beta kopyelerinden ilk izlediğim YES görüntüleri Yessongs konseri idi. Hernekadar plaktaki sıradan farlı da olsa işte YES ekibini; Jonu, Chrisi, Alanı, Stevei ... hemde Ricki koskoca Yessongsu çalarlarken, canlı performansları ile izleyebiliyordum. ..YES karşımda idi .... müthiş heyecan duymuştum doğrusu.
O gün bugündür hep YESi canlı izlemeyi düşledim.
80lerin ortalarından sonra YES videolarına daha rahat ulaşabilme olanağı buldum. Orjinal Hi-Fi Surround ses kayıtlı VHS bantlarından onları izlemek-dinlemek çok keyif verici idi.
Şimdilerde DVD var. İlk aldığım DVDlerden biri yine Yessongsdu. 2002'deki Japonya ziyaretimde ise "ABWH DVD"si buldum ! ... Bunların yanında, DVD-Playerı olan YESseverlerde mutlaka bulunması gereken, olmazsa olmaz iki adet YES DVDsi öneririm ; 1-) House Of Blues Konseri ve 2-) Magnification konseri ( Symphonic Live )
YES'i hep yakından izledim. Favori kadrom, tabiiki Close To The Edge kadrosu , yani Bruford yerine White ı koyarsak şu andaki kadro. Alan White yerine hep Bill Bruford'u tercih etmişimdir doğrusu. (Alan duymasın ..! )
YES'de 35 yıllık geçmişi içerisinde Rock tarihinin iniş ve çıkışlarından oldukça etkilenen bir grup oldu. Özellikle 80'lerin o duygusuz, mekanik döneminden kötü etkilendi. İlk olarak; Bruford'un, sonra Howe'un ayrılıklarından ama özellikle YES müziğinin "Senfonik" yapısına damgasını vurmuş Wakeman'ın ayrılıklarından sonra, grup çok olumsuz etkilendi. Tabii en önemli ayrılık Jon Anderson'unki oldu. "Plant"sız bir Led ZEPPELIN, .... "Freddy MERCURY"siz bir "QUEEN", .... "Gillan"sız bir "Deep PURPLE" olamayacağı gibi ..JONsuz bir YESi de kabullenmek mümkün değildi ! ( kabullenemedim zaten ! ). Asıl ve ASİL YES kadrosunun elemanlarının yerlerine gelenler, hiçbirzaman onların yerini tutamadılar. Bana göre; bunların içinde ( Alan Whiteı saymıyorum, o asıl kadrodan sayılır artık ) bir tek; Howeun yerine gelen Trevor ROBINin YESe bazı olumlu katkıları olduğu söylenebilir.
Gruba girip-çıkma rekoru herhalde Rickdedir. Ama her zaman, geri dönüşlerinde YES için ürettkleri hep güzel şeyler oldu.
DRAMA ile başlayan duraklama dönemi ve asıl kadronun sürekli değişmesi, 90ların sonlarına dek sürdü. İflah olmaz YES fanı olarak, her yeni çıkan albüme; Tales From Topographic Oceans heyecanı ve büyük umutlar ile sarıldım, güzel şeyler buldum ( hayal kırıklıklarıda yaşamadım diyemem ! ) .... Ancak, bana göre MUHTEŞEM YESin geri dönüşü; şu andaki ASİL kadronun ( Wakeman'sız ) 2000 yılında tekrar biraraya gelerek ve SENFONIK PROGRESİFe dönüş yaparak ürettikleri, .... 2001 tarihini taşıyan muhteşem albüm; MAGNIFICATION ile oldu.
Gerek 2002 yılındaki Senfonik turneleri, gerekse bu yılki Full Circle konserlerinde RICK'in de katılması ile ağırlıklı olarak Magnificationu çalıyorlar ...... ve tabii unutulmaz YES klasiklerini.
14 Temmuz 2004 tarihinde Açıkhava izleyicisi gerçektende muhteşem bir YES ile karşılaşacak !
YES ve Bora ÇETIN birlikteliği bu yıl 32. yılını doldurdu.
Geçen bunca yıl boyunca, YES müziği bana hep en güzel duyguları yaşattı. Tüm albümlerini hala büyük keyifle dinliyorum ve güzel müziğin metabolizmamda yarattığı o huzurun, yüzüme yansıttığı mutluluk gülümsemesini YES melodilerinde fazlası ile buluyorum.
Son olarak; YESi müzik dünyasına tanıtan, bu günlere gelmesini sağlayan İKİ TÜRKe; Atlanticin sahibi ; Nasuhi ERTEGÜN ( artık yok ) ve Ahmet ERTEGÜNe sonsuz sevgiler ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Teşekkürler YES !
Bora CETIN
Önce, Bill BRUFORD ile tanıştık ... !